Kara Pazartesi
Haftanın ilk işlem gününe, dünyadaki borsa kargaşası ve çöküşleriyle başlamanın zaman zaman bir klasik haline geldiğini görüyoruz. Bu seferki macerada Japonya’dan başladı.Japonya’daki faiz artışı, 37 yılın en büyük borsa düşüşünü tetikledi. Amerika’daki resesyon endişeleri ve FED’in faiz artırımına geç kalması da cabası. Kriz dalga dalga tüm dünyayı sarhoş etmişken, ülkemizde de borsa iki kez kapatıldı, ama her açılışta çakılmaya devam etti. Belli ki işler yolunda değil.
Japonya'nın para politikası ve faiz artırımı, Carrytrade işlemlerinin çökmesine ve Yen karşılığı kolay para bulmaya alışık olanların panik yapmasına neden oldu. Ama tabii, krizlerin kökenine dair bir iki kelam etmek gerek. Şu an dünyadaki sıkı para politikaları, parayı yatırım ve imalat yerine borsaya, faizlere, Kripto varlık ve kolay para kanalına yönlendiriyor Ama iş krize dönünce İnsanlar borsa güvenli değil, bankalardaki mevduat güvende değil, devlet garantisi de çok küçük; bu yüzden paralarını çekiyorlar. Her şey, gelir adaletsizliği, tarımın bitmesi ve fiyatların fahiş artması gibi bir dizi nedenlerden başlıyor.
Şimdi, madalyonun arkasındaki başka gerçeklere bir göz atalım: Manipülasyon ve şişirilen fiyatlar. Kara Pazartesi’deki felaketin temelinde bunlar yatıyor. Şirketler, karları artırmak için ürün ve hizmet fiyatlarını yapay olarak şişiriyor. Devletler de birer şirket gibi yönetiliyor artık, eskiden devlet insan için vardı, şimdi ise…
Piyasada az sayıda oyuncu olduğu zaman, bu şirketler fiyatları anlaşmalı şekilde artırıp tüketiciyi sömürüyorlar. Tüketicilerin ürün veya hizmetler hakkında bilgi sahibi olmaması, bu fiyat oyunlarını daha da kolaylaştırıyor. Şu mevcut düzenlemeler ise, şirketlerin bu manipülatif davranışlarını engelleyemiyor. Dünyamızda kaleler bir grup elitist tarafından kendi halklarına karşı içten fethedilmiş durumdalar. Onlar ne isterse o oluyor. Kısaca Büyük balık tok karnına küçük balığın peşinde..
Aldatmacalar ayyuka çıkıp, güven kaybı yaşandığında, tüketiciler fiyatların manipüle edildiğini düşünerek, ürün veya hizmetlere olan güvenlerini kaybediyorlar. Bu da talepte düşüşe ve ekonomik aktivitenin yavaşlamasına neden oluyor. Şişirilen fiyatlar, enflasyonu körüklüyor ve yüksek enflasyon, yatırımcıları korkutup ekonomik büyümeyi zedeliyor. Sonuç olarak, Aldatmaca ve şişirilen fiyatlar, gelir eşitsizliklerini artırıyor. Zenginler daha da zenginleşirken, yoksullar daha da fakirleşiyor. Mevcut ekonomik kriz, manipülasyon ve şişirilen fiyatlarla daha da derinleşiyor.
İyi günler!
Mahir NAZLIER
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir