ZENGİNLİĞİN ŞİFRESİ
Elmas Taciri Hindistan’dan 500 karatlık elması alıp dönmek üzere trene bindiğinde, elmas hırsızının da aynı kompartmanda olduğunu biliyordu…buhikâyeyiçoğumuz hatırlarız.Yolculuk geceden sabaha sürerken, uyuyan taciri ve elmasın yerini bulamayıp kafayı yiyen hırsızı da…
Kendini beden sanma durumu ve haz odaklı yaşamın peşinden giderken, Oluşturulan suni karakter ve değerler, mutlu olmak isteyen insanı daha çok ekonomik kaygılara ve maddi olanaklarını artırma sevdasına yönlendiriyor. Finansalimkanları nasıl daha iyi hale getirirde nasıl zengin olurum konsepti, parasal kaynakların peşini sürüp, kısa yoldan bir Elmasa bir kazanca ulaşmaya hedefleniyor.
Bilgi servis edenlerin zihinlerini anlama yolunda,Hazır bilgilerin peşinde tren olanlar, Pek çok çaylağı yüzbinlerin izlediğiYoutuber’ lara devşiriyor.
Parasal kaynaklara ulaşma sevdası ya da kaybettiğini yerine koyma arzusu içinde karmaşaya düşenler, bilgisi olmadan fikri olan Ekonomist ve danışmanların tarlasına çürük bir tohum olarak düşerken, içi boş başaklar yeşeriyor. Oluşan trend ise,ekseriyetle çoğunluğun yaptığını yapmak şeklinde vücut buluyor. ‘’Bir şey yükselirken onu al, düşerken sat’’ ve benzeri Fikirlermottoya dönüşürken,yapay zekalar daha çok para piyasalarında kullanılır araçlar haline geliyor.
Ne diyordu Elmas taciri sabah olduğunda elması nereye sakladığını soran hırsıza?Hiç aklına gelmeyen bir yere diyordu, Cebine…Aslındahatırlanması gereken bir şey vardı bu hikâyede, iç kaynaklarımız. Elmasın yerini alması gereken. İmajinasyon ve imgeleme yeteneklerimiz vardı unuttuk tabii 5 Duyuya düşerken… Halbuki Ne vasiyet ediyordu Stefano ? ‘’Düşle, düş en gerçek şeydir’’ diyordu.
Para kazanmakta, her türlü zenginlikte tamamen hayal gücüyle alakalı bir konu, Gerçek zenginlertoplama bilgiyle, trendle hareket eden değil, Hayallerinin peşinden giden insanlar olmuştur hep.
İsteğimizi zihnimizde detaylı şekilde canlandırmalı, bu duyguya şükran hali ile girmeliyiz, insanların küçük parçalardan tüme varmaya çalıştıkları bir dünyada imajinasyon ve hayal kurma yeteneği ise tersten çalışıyor, buna tümden gelim diyoruz, önce ağacı hayal ediyorsun sonra ondan tohumlar dökülüyor ve binlerce milyonlarca tohum oluyor bu ise tamamen bizim kendi içimizde tohumlar, üstelik hemen oradalar… Alaaddin'in Sihirli lambasını bulup içimdeki cinden dilek dilemeye gerek yok, cin biziz.
Bu arada, Unuttuğumuz imajinasyon yeteneğimizle zihnimizde canlandırma çalışmaları yapıp,duygularla, minnetle olayı kendimiz çekerken,Hatırlanması gereken bir nokta ise bilgeliktir.
İnsanlar parayı takip ederken, para da bilgeliği takip eder.O halde Bilgeliği talep eden, zenginliği de talep etmiş olmuyor mu? Peki bilgeliğe nasıl ulaşacağız? Tamlık ve bütünlükle…Nedir tamlık ve bütünlük; her şeyin en doğru şekilde tezahür ettiğine inanmak, attığı adımların sonucuna Rıza göstermektir. Hoş, herkeste farklı tezahür eden bilgelik erdemleri domino taşları misali bir yenisini açığa çıkarıyor. Aslında bilgelik her insanın içinde olan bilgeye elmas misali inanmak, maskenin arkasındaki o bilgeyi görebilmektir.
Bir tapınak duvarına yazılmış eski bir dua ile sözlerimizi nihayetlendirelim; geçmişte ne olduysa iyi oldu, Şimdi ne oluyorsa daha iyi oluyor ve Gelecekte her ne olacaksa çok daha iyi olacak.
Bu hafta ruhsal ve bütünsel bir bakış açısı ile konuyu ele aldık, sizin fikirleriniz ve bütünsel bakış açınız şüphesiz daha farklıdır. Sağlıcakla kalın.
Mahir NAZLIER
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir