İŞİMİZDEKİ MUTLAK BAŞARININ ANAHTARI VE KAVANOZDAKİ ADAM
Günümüzde fark etmeden yaşadığımız en hazin durum, bir hipnozun etkisi altında olmamız, kontrolün bizde olduğunu düşünürken, kontrolün bizim dışımıza çıkması, kendi kontrolümüzün dışında olmamızdır.
Yahu bu neden başıma geldi, neden bu gibi durumları yaşıyorum sorusunun cevabı, kendi öz kontrolümü kaybetme olgusu içinde yatıyor.
Dikkatim neredeyse, enerjim oraya akar ve yaşamımda orada şekillenir denir, Dikkatimi kullanmama izin verilmiyor, ta ki ben bunu fark edene kadar.
Toplum mühendisliği denen çalışma ile insanların algıları bilinçli farkındalık düzeyinden, bilinç dışı zihin alanına çekilerek, arka tarafta bizim üzerimizden başka bir film çekiliyor. Dünyanın hanedanları açıkça farklı bir kıyafete bürünmüş azgın şeytanlarken, adeta bizi bir kavanoza hapsetme yarışına giriştiler.
Küçüklüğümde Ahmet Mekin’in başrolde olduğu ‘’Kavanozdaki adam’’ isimli bir dizi vardı bu kişiye beyin nakli oluyor ve kendisine nakledilen beyindeki bir hayatı yaşamaya çalışıyor ve burada hayatını ve etrafındaki herkesin yaşamını zehir ediyordu. Algı yönetimi ve subilimine mesajlar ile adeta kavanozdaki adama döndüğümüz günümüzde acil olarak dikkatimizi ve kontrolü elimize almaya ihtiyacımız var.
Kendi özümle bağlantıyı yeniden kurmak, meşguliyette sadeleşerek bazı şeylerden geri durmak, ikame mutluluklar yerine öz mutluluk ve sevince odaklanmak, yüce olanla bağlantıyı yeniden tesis etmek ise bana ‘’Dikkati’’ peşinden ‘’ Hayatıma neşeyi ve İş yaşamıma başarıyı’’ otomatik olarak getirecektir.
Hikâye o ki; Mücevher tüccarı paha biçilemez bir elması satın almak için yola düşer, peşinde ise amansız bir hırsız vardır. Tüccar paha biçilmez elması satın alıp tren ile dönüşe geçtiğinde hırsız, kendisini tüccar ile aynı kompartımana düşürür. Tüccar kıyafetlerini çıkarır vurur kafayı yatar, hırsız ise gece boyu elması arar ve bulamaz. Sabah olur, tüccar inmeye hazırlanırken, Hırsız durumu itiraf eder merakımdan deliye döndüm elması nereye sakladınız diye sorar. Hiç aklına gelmeyecek yere der tüccar ve adamın ceket cebine elini sokar mücevherini alıp yoluna devam eder.
Güç sahipleri İçimizdeki elması unutturup, bizi sahte elmasların peşine düşürürken, içimizdeki elmasa ise el koymaya çalışmaktadır. Gücü yani‘’Dikkati’’ tekrar elimize alıp, şimdi büyüyü bozma zamanı. Şeytanı ise hanedanlığında kendisi ile baş başa bırakırken ruhsal mutluluğumuzu ele alma zamanı, bu mutlulukta paylaşım var, sevgi var, adalet var, takdir var, kısacası erdemlere dair her şey var.
‘’Terazi var, tartı var; her şeyin bir vakti var’’ demişler, Vakit bu vakit diyenlere selam olsun. Dikkat ve Rikkat dolu günler dilerim…
Mahir NAZLIER
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir