TES ile 3 Koyup 5 Alma Dönemi
Ekonomik hayat sadece bugünü değil, yarını da kurgulama çabası haline geldi. Türkiye’de uzun süredir gündemde olan Orta Vadeli Program kapsamında “Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi” (TES) adıyla yeni bir döneme giriyoruz. Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) sahneden çekilirken, yerini TES alıyor.
Sistem basit bir matematik üzerine kurulmuş gibi görünüyor: İşçi maaşından %3, işveren de %3 katkı alınacak, devlet ise bu toplamın üzerine %30 koyacak. Yani işçi, emekli olduğunda %3 yatırıp %7.8 alma hakkı kazanacak. Çalışan için Kulağa hoş gelse de, işveren katkısı ilk etapta %1 i geçmeyebilir. TES teki cayma hakkı ise 10 Yıldan önce olamayacak gibi. Katkılardan yararlanmak isteyenlere ise sistemden çıkış ancak emeklilikle mümkün, toplu ödeme ise olmayacak.
Zamanın Felsefesi açısından bakılırsa: Şimdi Vermek, Sonra Almak gibi.
TES’in en kritik noktası, insanın hayatındaki en değerli varlık olan zamana yaslanması. Çalışma hayatına yeni başlayan 20 yaşındaki bir gencin, 60 yaşını beklemesi gerekiyor. Yani bugün maaşından kesilen paranın karşılığını, belki 40 yıl sonra görecek. Burada felsefi bir durum, hem de bugünün somut maaşı ile yarının muğlak maaşı arasında bir gerilim var. Paranın değeri, enflasyonun ve hayat pahalılığının gölgesinde yıllar içinde erirken, verilen emeğin karşılığı geleceğe öteleniyor. İnsan, aslında kendi geleceğine kefil oluyor.
İşverenin Yükü: Adalet mi, Zorlama mı?
Sistemin görünmeyen fay hatlarından biri de işveren tarafı. Büyük ölçekli şirketler için %3’lük katkı belki yönetilebilir, ama düşük kâr marjı ile ayakta duran işletmeler için ciddi bir yük. Hele ki işçi pazarlığında “net maaş” üzerinden anlaşılırsa, işverenin maliyeti %6’ya kadar çıkabiliyor.
Adalet terazisi mutlaka dengede kalmalı kanaatindeyim. Tasarruf ihtiyacını işverenin sırtına yüklemek, üretimin başka coğrafyalara kaymasına yol açabilir. Nitekim bugün Mısır’a ya da Uzak Doğu’ya kayan fabrikaların yarın sayısı artabilir.
Bu Sistem Tasarruf mu, Bütçe Açığını Kapatma mı?
TES, birey açısından geleceğe yatırım gibi görünüyor. Öte yandan,Bugünün ekonomik dengesine nefes aldıracak bir kaynak anlamına geliyor. Toplanan fonların gerçekten dokunulmadan tutulup tutulmayacağı büyük bir soru işareti. Vatandaş’a bir destek olarak gelmesi beklenen bu sistem, bir yandan da bütçeye uzun vadeli çok ciddi bir katkı sunmuş olacak.
Emekliliğin Anlamı: Ek Gelir mi, Hayalin Gölgesi mi?
Sistemin sonunda işçi ikinci bir maaş alacak, evet. Ancak bu maaşın bugünkü değerlerle “ekmek parası” mı, yoksa sadece “çay parası” mı olacağını zaman gösterecek. 30 bin lira maaş alan bir çalışandan 900 lira kesilecek. 30 yıl boyunca devlet katkısı ve işveren katkısıyla büyüyen bu tutar, belki bugünkü parayla 2000–3000 lira gibi bir katkı sağlayacak. Ama o gün geldiğinde, enflasyonun gölgesinde bu paranın değeri ne olacak?
Sonuç: Bugünden Feragat, Yarına Umut:
2026 ikinci çeyreğinde başlaması planlanan TES aslında bireyin bugününden feragat ederek yarın için umut satın aldığı bir sistem. Bir köprü gibi: Başlangıcı belli, sonu belirsiz. İşveren için yeni bir maliyet, iadre için yeni bir kaynak, işçi için ise geleceğe ertelenmiş bir maaş vaadi. Eskiler şeriatın kesiği Parmak acımaz derlerdi, bakarsınız yine onların deyimiyle köprülerin altından daha nice sular akar.
Mahir NAZLIER
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir